ÇEVRE SORUNLARINA EĞİTİMLE FARKINDALIK OLUŞTURMA
Özet Görüntüleme: 291 / PDF İndirme: 681
DOI:
https://doi.org/10.26809/joa.2018548658Özet
Çevre denildiğinde genelde canlıların içinde yaşadığı ortam ve koşullar kastedilmektedir. Genel olarak çevresel ortamı canlı ve cansız varlıklar oluşturmaktadır. Çevrenin canlı varlıkları insan, hayvan, bitki ve mikroorganizmalar; cansız varlıkları ise hava, su, toprak, sıcaklık, ısı, nem ve ışık gibi unsurlar oluşturmaktadır. Çevre sorunları, genelde insanların sonradan oluşturduğu çevrenin doğal çevreye etkileri ve yapay çevrede meydana gelen olumsuzluklar şeklinde belirtilebilir. Bu bağlamda, insan kaynaklı çevre sorunlarının nedenlerine bakıldığında temelde, insan merkezli doğa anlayışının, sanayileşmenin, kentleşmenin, nüfus artışının, turizmin ve sanayi devriminden sonra tüketim toplumunun ürünü olan yeni tüketim alışkanlıklarının olduğu görülmektedir. Sanayi devrimine kadar insanlar çevre ile uyumlu ve çevreyle barışık bir şekilde yaşıyorlardı. Bu nedenle Sanayi Devriminden önce ortaya çıkan çevre sorunları tabiatın kendi kendini yenileyebilmesi özelliği sayesinde insanlık için sorun teşkil etmeden kendiliğinden çözebiliyordu. Aydınlanma Felsefesinden önceki dünya görüşü olan Ortaçağ’ın Organik Dünya Görüşü, akla ve insani değerlere dayalı olup, bilginin amacı tabiat olaylarını açıklamaktan ibaret olmuştur. Organik dünya görüşü, insanı doğanın parçası olarak gören bir anlayış bağlamında şekillenmiştir. Ancak organik dünya görüşü, 17. Yüzyılda yerini mekanik dünya görüşüne bıraktı. Bu anlayışın kökenleri, Bacon, Descartes, Newton ve Galileo’ya kadar götürülebilir. Bu düşünürlerin geliştirdikleri metotlar “Bilimsel Devrim” adını almıştır. Bilimsel Devrim, organik görüşün sahip olduğu kutsallıktan uzaklaşarak doğanın bir makine haline gelmesine, doğayı insanın kullanımına, sömürüsüne açık bir hale dönüştürmüştür. İnsan yaşamını tehdit eden, doğal dengenin bozulmasına neden olan gelişmeler Aydınlanma Felsefesi ile başlamıştır. Doğa ile uyum yerine doğaya hâkim olma ilkesini benimsemiş olan Aydınlanma Felsefesi ile insanlık bilimsel yönden doğaya egemen olmaya çalışmıştır. Fukuyama bunu şu şekilde ifade etmiştir: Üstün konumu insana, doğaya egemen olma, ondan yararlanma ve onu kendi amaçlarına göre yönlendirme hakkını veriyor. Modern doğa bilimi bunu mümkün kıldı. Burada modern bilimden kastedilen, Aydınlanma felsefesinin getirmiş olduğu rasyonel anlayıştan hareketle oluşturulan Bilimsel Devrim’dir. Sonuçta insan, doğa ile uyumlu yaşamak yerine, doğayla arasındaki ilişkiyi çıkar ilişkisine dönüştürmüştür. İnsan, doğayı kendisine sunulmuş bir armağan olarak görüp, doğayı çıkarları için kullanma hakkını kendisinde görmeye başlamıştır. İnsanın çevreye olan algısının değişmesine neden olan ve insanı çevre sorunlarının odağı haline getiren bakış açısının temelinde Bacon, Descartes ve Newton gibi bilim insanlarının dile getirdiği ve doğanın insanın emrine sunulmuş ve her türlü tüketilebilecek bir ürünmüş gibi değerlendirilmesini de içeren bu yeni paradigma olmuştur. Sonuçta insan; doğayı kendi amaçları doğrultusunda sömürüp, doğal kaynakları tüketip, çevreyi mahveden bir “tüketiciye” dönüşmüştür. Aydınlanma Felsefesiyle bilimsel olarak tabiata üstünlük sağlayan insanoğlu Sanayi Devrimiyle de teknolojik olarak üstünlük sağlamıştır. Teknolojik ilerlemeyi en üst seviyede başaran insan, bu başarısını insan-doğa ilişkisini belirlemede gösterememiş, tüketime yönlendirilen ve her şeyin talan edildiği bir toplumsal yapı inşa edilmiştir. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki; insanlar günümüzde sanayi devriminde önceki dönmelere göre her yıl yaklaşık bir milyon yıla karşılık gelen fosil yakıt tüketmektedirler. Fosil yakıtların yanmasıyla atmosfere yayılan karbondioksit, iklim değişikliğine neden olurken, yeryüzünün ısınmasında etkili olan en önemli sera gazlarına da sebep olmaktadır. Karbondioksidin küresel ısınmadaki payı %53.2, CFC’lerin (klora, flora, karbon) payı %21.4, metanın payı %17.3, azot oksidin payı ise %8.1’dir. Yapılan çalışmalarda Çin %30, ABD %15 ile en fazla sera gazı üreten iki ülke konumundadır. Sadece bu iki ülkenin gaz emisyonlar, dünyanın gittikçe ısınması için yeter de artar. Bu gazların bu kadar çok miktarda salınımı devam etikçe, dünyanın ısısı da artmaya devam edecektir. Zira, karbondioksit doğada 50-200 yıl, metan gazı 10 yıl, CFC’ler 150-650 yıl, azot oksitler ise 150- 170 yıl kalmaktadır. Dolayısıyla Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan ve gün geçtikçe artan çevre sorunları tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bu tür nedenlerle günümüzde çevre, insanoğlunun en çok ilgilendiği konulardan biri olmuştur. Çevre sorunlu hale geldiği için bu ilgi etkisini azaltmak yerine güncelliğini koruyarak sürmektedir. Yaşanılan zorluklar, çevreyle ilgilenmeyi, geçici ilgi duymanın ötesine taşımaktadır. Çevre sorunları mikro boyuttan makro boyuta taşınmıştır. Zira küresel ısınma, atmosferin zarar görmesi gibi sadece insanlığı değil, bütün canlı türlerini ve dünya yaşamını yok edecek tehlikeli boyutlara gitmektedir. Aydınlanma Felsefesiyle bilimsel olarak, Sanayi Devrimiyle teknik olarak doğaya üstünlük sağlamış olan insanoğlu durmadan doğayı tahrip etmekte ve çevre sorunlarına neden olacak faaliyetlerine devam etmektedir. Doğayı tahrip eden, çevreyi yaşanmaz hale getiren insanoğlu bilinçlenerek çevre sorunlarını önleyebilir. Çevre sorunlarını önlemek ve var olan çevre sorunlarını gidermek için insanların bu konuda bilinçlenmesinden başka çıkar yol görünmemektedir. Çevre bir insan hakkıdır ama insanların çoğu bu hakkının yerine getirilip getirilmemesini farkında değildir. İnsanoğlu çevre sorunları karşısında bir çıkmaz ve büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Onu bu çıkmazdan kurtaracak olan da onun bilinçlenmesi ve eğitim yoluyla olayların farkında olmasıdır. Bir konuda bilinçlenmek, sorumlu davranmak ve zararlı davranışlardan kaçınmak için yapılması gereken ne iyi yol eğitimle farkındalık oluşturmaktır. Bu çalışma, çevre sorunlarının giderilmesi, yeni çevre sorunlarının ortaya çıkmasının önlenmesi ve insanların sorumlu davranması için eğitimle farkındalık oluşturmak amacıyla yapılmaktadır.
İndirmeler
Referanslar
Baudrillard, J. (2017). Tüketim Toplumu. Çev: Nilgün Tutal ve Ferda Keskin,İstanbul: Ayrıntı Yayınları
Durning, A.(1998). Ne Kadarı Yeterli? Çev: Sinem Çağlayan, Ankara: Tübitak – Tema Vakfı Yayınları
Ehrlich, P. R. (1976). Nüfus Bombası. Çev: Nurullah İ. Tolon, Ankara: Ayyıldız Matbaası
Ertekin, K. G., (2011). Avrupa Birliği Çevre Politikaları ve Sürdürülebilir Kalkınma
Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi, http://iibfdergisi.ksu.edu.tr/download/article-file/107656 [Erişim Tarihi: 10 Kasım 2018].
Fukuyama, F. (2015). Tarihin Sonu ve Son İnsan. Çev: Zülfü Dicleli, İstanbul: Profil Yayıncılık
Görmez, K. (2015). Çevre Sorunları, Ankara: Nobel Yayıncılık
Gül, F. (2013). İnsan-Doğa İlişkisi Bağlamında Çevre Sorunları ve Felsefe, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 14, 17-21
Kadıoğlu, M. (2007). 99 Sayfada Küresel İklim Değişimi, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Kahvecioğlu, Y. (2004). Tüketim Toplumu, Ekolojik Risk ve Türkiye, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.
Karakehya, N. (2013). Tüketim Toplumunun Çevresel Etkileri, International Conference On Eurasian Economies, Session 6C: Bölgesel Konular, 778-782
Karasu, M. A. (2016). Çevresel Kıtlık, Etnik Kimlik ve Çatışma –Suriye Örneği-, Doğu Akdeniz Üniversitesi, K.K.T.C., 24-44
Kaya, E., Şentürk, H., Danış, O., Şimşek, S. (2007). Modern Kent Yönetimi I, İstanbul: Okutan Yay.
Kıray, M. (2003), Kentleşme Yazıları, İstanbul: Bağlam Yayıncılık.
Keleş, R. (2015). Kentleşme Politikası, 14. Baskı, Ankara: İmge Kitabevi
Keleş, R. ve Hamamcı C. (1998). Çevre Bilim, Ankara: İmge Kitabevi
Keleş, R., Hamamcı, C. ve Aykut, Ç. (2009). Çevre Politikası, Ankara: İmge Kitabevi
Kılıç, S. (2006). Modern Topluma Ekolojik Bir Yaklaşım, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 2, 108-127
Lynas, M. (2009). 6 Derece. Çev: Duygu Akın, Kutlukhan Kutlu ve Aysun Yavuz, İstanbul: NTV Yayınları
ÖZER, İnan, (2005). Kentleşme Kentlileşme ve Kentsel Değişme, Ekin Kitapevi,
Bursa
Öztürk, K. (2002). Küresel İklim Değişikliği ve Türkiye’ye Olası Etkileri, G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, 47-65
Savaş, H. (2012). Tüketim Toplumu, Çevre Performans İndeksi ve Türkiye’nin Çevre Performansının İndekse Göre Değerlendirilmesi, Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, Sayı: 4, 132-148
Şahin, Ç. E. (2013). Tüketim Toplumu: Mükemmele Evrilen Politika, Research Gate, 1-30
Toros, A., Ulusoy, M. ve Ergöçmen, B., (1997), Ulusal Çevre Eylem Planı, Nüfus ve
Çevre, Ankara: Devlet Planlama Teşkilatı Yay.
Türk, A., (1998), Çevre ve İnsan, (Ed: Merih KIVANÇ, Ersin YÜCEL), Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi, Eskişehir: İlköğretim Öğretmenliği Lisans Tamamlama Programı
Türkiye Çevre Vakfı, (1997). Nüfus, Çevre ve Kalkınma Konferansı, Ankara: Tükiye Çevre Vakfı Yayını
Yurdugul, H. (2018, 8 Ağustos). Yetişkinlerin Eğitimi, http://www.ebit.hacettepe.edu.tr/cv_halil_yurdugul.html [Erişim Tarihi: 8 Ağustos 2018].
Yücel, F. (2003). Sürdürülebilir Kalkınmanın Sağlanmasında Çevre Korumanın ve Ekonomik Kalkınmanın Karşıtlığı ve Birlikteliği, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 11, 100-120
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Atıklar ve Yok Olma Süreleri, file:///C:/Users/Win10_TR/Desktop/okunacaklar/bunlari_biliyormusunuz.pdf [Erişim tarihi:
2 Nisan 2018].
https://www.epa.gov/ghgemissions/global-greenhouse-gas-emissions-data#Country [Erişim Tarihi: 16 Nisan 2018].
https://www.greenpeace.org/international [Erişim Tarihi:16 Nisan 2018].
İndir
Yayınlanmış
Nasıl Atıf Yapılır
Sayı
Bölüm
Lisans
Yazarlar, makale Journal of Awareness’de yayınlanmak üzere kabul edildiğinde.makalenin içeriğindeki tüm telif haklarını, Rating Academy Ar-Ge Yazılım Yayıncılık Eğitim Danışmanlık ve Organizasyon Ticaret Ltd. Şti’ne devrederler. Yazarlar, patent hakları gibi telif hakkı dışındaki tüm mülkiyet haklarını saklı tutar.
Bu makalede yazar olarak listelenen herkes çalışmaya önemli, doğrudan, entelektüel katkılar yapmış olmalı ve bunun için kamu sorumluluğu almalıdır.
Bu makale daha once yayınlanmamış ve başka dergilerde yayınlanmak üzere gönderilmemiştir.